osman konuk

    "hayat kurtaran bir mısra yok
    hayat kurtaran bir mısra var"
    (09.10.2007 13:02)

demokratik türkiye partisi

    söz edilen videoyla ne alakası olduğunu anlamadığım partidir.
    bu vesileyle izledim, video'da bir takım gerilla görüntüleri üzerinde nuri dersimi'nin kürt gençlerine seslenişi okunmuş. (dünyaya gözünü yeni açanlar için söylüyorum; kendisi 19. yüzyılın sonunda doğduğundan olacak, çoktan ölmüştür. adı dersim isyanıyla beraber anılan bir şahsiyettir. mustafa kemal tarafından sivas kongresine çağrıldığı rivayet edilir, falan filan...)

    "şimdi bunlar hoş şeyler mi?" derseniz, ben "bilemem" derim. düşünürüm ki;
    bu propagandif bir şey olabilir tabii,
    hoşumuza gitmebilir, huzurumuzu kaçırabilir, tabii,
    bu kimlik siyasetleri bir arada yaşamamızın önünde manidir tabii,
    bütün mümkünlerin kıyısındayız, türk vehimlerine emanetiz,
    önce paranoya sonra tevekkül, tabii...

    ama kafamızda bir takım rabıtalar kurmak, inanmak,
    bunları mesnetsizce ortaya saçmak da pek ahlaki bir tavır değil tabii.
    şu anda sevsek de sevmesek de terkedemediğimiz meclisimizin mezkur mebuslarını topyekün yaftalamak da hoş değil tabii.
    görmek istemediklerimizi bir şekilde önümüze koyan "bir takım medya" karşısında "nerde bu devlet" diye haykırmak da pek yakışıklı bir durum değil tabii.
    "sen kimsin ki/ benim kim olduğumu biliyor musun ki?" tonundan siyaset yapmak ise iptidai, kahve işi tabii.
    namaz da islamın şartlarından, politikanın değil tabii.


    (08.10.2007 21:44)

ahmet erhan

    "sevda epeydir sevgiyi söylemektir sanılıyor
    satranç tahtalarında sevişiliyor
    güldürerek geometriyi"
    (08.10.2007 18:36)

mehmet emin toprak

    ankara film festivali'nin ödül töreninde görmüştüm onu.
    tek kanallı çocukluğumuzdan bildiğimiz "trt arı stüdyoları"nı ilk defa görüyor olmalıydı o da ben gibi, ki bu bile başlı başına garip bir hadiseydi!..
    eline boynuz şeklinde bir ödül tutuşturmuşlardı;
    alabildiğine heyecanlıydı;
    oyuncu değildi, daha doğrusu diğer oyuncular gibi bir film hilesi hissi uyandırmıyordu halleri;
    gülünce gerçekten gülüyordu ki bu yüzden güzeldi...

    ertesi sabah gazetede görmüştüm onu.
    törenin üstünden 12 saat bile geçmemişti.
    öldüğünü yazıyordu gazete.
    ölüm üstüne tekrar düşünmek gerekmişti.




    (08.10.2007 17:57)

behçet aysan

    "kırgınım, saçılmış
    bir nar gibiyim"
    (08.10.2007 16:54)

devlet kaç tazı tut

    her okuyuşta bir başka güzeldir bu şiir.
    akif kurtuluş'undur, evet.


    "halkın imlası taşarsa coğrafyadan
    geçer onlar iki yağmur damlasının arasından
    göstererek devlete bütün zerafetini

    belki de onlarbindir

    bir çarşıda kendini kaybetmek gibi bir şey olur bu
    kefyede buluşanların safrana karışması gibi
    gövdeye bulaşan bir bedesten gibi.
    orda yeşil, kandan alırken rengini
    tarihin biçimine bürünür güneş

    kim güvenir peki tarihe
    iki kaşın arası varsa
    yolunu bulmak için
    ateşi savunmak yetiyorsa
    avuçta gül ezip göğe fırlatmak neye yarar
    tenimizi yeniden tanımlamaktan başka

    hayatın diyorduk, geçen gün laf arasında
    hiçbir erdemi kalmadı gözümüzden kaçıracak
    tattık hepsini, imzalar attık, gazetelere ilanlar verdik
    saftirik demişti muhaliflerimiz son genel kurulda bize
    halbuki komedyen taklidi yapıyorduk
    bozuk terazi kullandık
    melankoliyle coşku arasındaki dengeyi bozmamak için
    bizden artan nevroz onlara da yaradı
    düzmüş oldular sonunda bütün eksiklerini

    o gün birisi ateşkes demişti;
    bu kadar kısa sürmese
    belki de iyi bir çizgi film yapardık kardugh'lardan
    araya reklam girince
    ölülerimizi toplar, kaşla göz arasında gömerdik
    lan yavşak!
    derdik film başlayınca kaldığı yerden
    değil mi ki bizi her kavşakta polisle korkuttular
    oğlumuzun kirvesi de emniyet amiri olsun
    insan olan sırf bu inada bağışlardı
    en iyi yardımcı oyuncu ödülünü

    kimse ben oynarken elime konuşmasın
    biz tarihe tanıklık etmek için ifade vermeye geldik
    baş başaltı müselles, kapış serbest'te sıramızı savdık
    ruhumuz her ne kadar esas duruştaysa da
    vicdanımız rahat
    bütün geçiş noktalarında şövalye muamelesi gördük
    halbuki kavalyeyiz: çünkü hiçbir yere "damsız girilmez"
    hayatın bizden sakınacağı bir anlam da kalmadı nasılsa
    öğrendi çocuklar kirpinin sırrını
    bütün savunması üstüne işeyinceye kadarmış
    demek bu kadar saldırgan olmamız boşuna değil
    hem artık herkesin bir evtimsahı var
    gözyaşımızla sindirim sistemimiz arasındaki
    o tuhaf macerayı izlemek kolay oluyor
    ne sürüngenlere hakaret ediyoruz
    ne de erkekliğimize dokunuyor sulugözlerimiz
    savcılar saygın bulmasa da gayretimiz var en azından
    kavakların hangi yolla çiftleştiğini anlamaya
    hayber kalesi içinde kaçak yapılaşmaya yok mu bir dur diyecek
    var!

    peki kan kalesi mukimlerine tapu dağıtmak için
    törene ne gerek var
    yavrucuğum, bizim üç oda bir salon evimiz
    davetsiz misafirlere monitörden kim o demeye mecalimiz var
    medeni cesaretimiz var: onlar burdan taşınalı çok oldu
    tıkırtıya duyarlı bant kaydımız var bizim yerimize zıvanadan çıkan
    hanım çabuk silahımı getir! ince, koskoca hırsızlar nasıl tırsıyor
    terminalden havaya fırlatılan en büyük asker için
    yeri geldiğinde bükerek sustuğumuz
    vücut isterse davula gön yaptığımız bir kalbimiz:
    bundan bir bumerang öyküsü çıkaracak
    iyi edebiyatçılarımız var


    orda şimdi


    şırnak: kırbaç: şırraak !


    hoh hoh hosaybin
    iki üç daha fazla katliam


    var


    bir kulp var ayrılığa takacak


    haydi şimdi hep bir ağızdan:


    devlet kaç tazı tut!"
    (07.10.2007 22:35)

şırnak

    "şırnak: kırbaç: şırraak !


    hoh hoh hosaybin
    iki üç daha fazla katliam"**

    (07.10.2007 22:27)

ukde ve heves

    bir akif kurtuluş klasiği. şöyle ki;

    "hayatım, bir güle bakıştaki sırsın sen
    kim ikrar eder gözbebeğindeki foyayı
    kaç vartadan geçtin, bu kaçıncı badiren
    hiç biri hatırlamak istemiyor bu haytayı

    Çığrında hışım var da, sus'sun sen hayatım
    sıyrığımda kar lekesi, kan sesi hışırtımda
    namluyla tetik arasında sızlayan aklım
    Çekirdekte heves, ukdesin kovanda

    hayatım, gez'sen gözüm kalmaz arkada
    yeter ki yaramda ahın, canımda ahdın olsun
    minnet etsem ağırına gider, bühtan, ayıp bana
    bedendeki, arzuysa, tendeki ağusun

    İtiraf et hayatım! üvey de olsak ikiziz
    birimiz cazip de, anlamadım hangimiz meczup
    yutkunmam ağlatır seni, ama sevincin galiz
    hicranı farfara ömrüm, kim her aşkta mahçup

    hayatım, kırkı çıkanım, kırk odada esir mecalimsin
    kırk zamanın kırkında boğulmuş siftah
    cürmümsün, iflahım, kadrim, katlimsin
    ne hesabımda bir açık kalmış sana, ne bir iştah

    belki
    haz ve azap
    yine
    sır ve sus
    ama
    ukde ve heves"
    (07.10.2007 22:24)

güzel ikizler

    "İtiraf et hayatım! üvey de olsak ikiziz"den yakalanan bir çağrışımla, derim ki; (bkz: ukde ve heves)
    (07.10.2007 22:23)

ikili tekrar

güzel ev

    ahmet güntan'dan. ikili tekrar 'ın ikinci "güzel"i.
    yürek paralayan bir mısra sahibi. *
    şöyle ki;

    "güzel ev, gündüzün ne güzel,
    o oğlan burda, o güzel oğlan,
    ah güzel oğlan, güzel oğlan,
    sen iyiliğin peşindesin.

    ayrılık yok, bitti o, birleşti,
    filin gülüşüyüm, tavuğun kaçışı,
    iyilik güzel şey, ne güzel şey,
    ah bu güzel iyilik, güzel iyilik.

    perdeyi açtım, kitap uçuştu,
    bu güzel evde aklım tutuştu,
    fili, tavuğu, eşeği, kuşu,
    ayrılık yok, bitti o, birleşti."
    (07.10.2007 19:18)

güzel hafıza

    ahmet güntan'dan. ikili tekrar 'ın onbeşinci "güzel"i.
    upuzun bir zaman, gözümün önünde tutmuşluğum,
    sükut talimlerinde bana yardımcı olmuşluğu vakidir.
    şöyle ki;

    "konuşulmayan konu, kapatılmayan kapı,
    hapse giriyorsun, ama kapı açık,
    eh, bu da bir adalet sağlamıyor,
    iki tekrar işte, iki yılanın hikâyesi.

    tahrik etme, boş ver, şiddeti büyütme,
    bırak şu meşenin altına uzanayım,
    bırak palamut meşeyi terketmesin,
    ihtimallerle insan mahkûm edilmesin.

    adalet olan yere kim sığınmaz ki,
    madem unutacaksın, o zaman hatırlama,
    kalp bu, iyisi de var, kötüsü de,
    işte, ben her zaman buna inanıyorum."
    (07.10.2007 19:12)

güzel ikizler

    ahmet güntan 'dan. ikili tekrar 'ın yedinci "güzel"i. şöyle ki;

    "güzel ikizim, ne kadar acayip değil mi,
    bu kadar saf bir insanın yorgun görünmesi,
    iyi bir kalbin alıp başını gitmesi,
    ne acayip, evet, çok acayip.

    ben de biliyorum yollar bozuk, değil mi,
    arı masum, iğne tuzak değil mi,
    böyle dönüp dolaşma, kalbinden uzaklaşma,
    biz sabah olunca uyanacağız.

    ben de senin gibiyim, hiç aldatmadım,
    ama sonra kaderle başbaşa kaldım,
    meşenin altına bir yatak hazırladım,
    gel, her şey herkese anlatılmıyor."
    (07.10.2007 19:06)

bir gece seninle sınırı aştık

    sınır çizgilerini kaldırıp altından geçmek düşleyenlere bir şey ifade edebilir bu şiir,
    "devletin, aklın ve edebin" surları çoktan geride kalmıştır zaten.

    siyahi'nin siyah sayfalarına ak puntolarla düşmüştü ilk defa,
    görmüştük ki ne güzeldi.

    sloganlaşmak pahasına; enis akın'ı seviniz (beş defa)

    (07.10.2007 18:59)

bu siteye erişim mahkeme kararı ile engellenmiştir

    sanal alemde türk nizamı
    (06.10.2007 20:18)

sayfa: 1-2-3-4-5...-42

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.